IQNA

Sri Lankalı gazeteci İmam Humeyni’yi anlatıyor

18:39 - June 04, 2022
Haber kodu: 3476348
Sri Lankalı medya aktivisti İmam Humeyni'yi (ra) Müslüman politikacılar için başarılı bir rol model olarak görüyor ve onun mektebini takip etmeyi İslam ümmeti için bir özgüven, esenlik ve refah kaynağı olarak tanımlıyor.

IQNA'ya özel bir notta, Sri Lanka Gazetecilik Koleji (Sri Lanka College of Journalism) profesörü Taha Muzmal, imam Humeyni’yi İslam ülkelerinin yöneticileri için başarılı bir rol model olarak nitelendirdi. İmamın sadelik ve alçakgönüllülüğünün  yönetimde öne çıkan özelliklerinden biri olup adaletin uygulanması ve farklı dinlere mensup kişiler arasında birliğin tesis edilmesinin İmam'ın İslam ümmeti için ana ideali olarak değerlendirdi.  Sri Lankalı aktivistin bu notunun metni aşağıda yer almaktadır:

Fars Körfezi polisine karşı devrimde başarı

Ayetullah Ruhullah Humeyni, Fars  Körfezi polisi olarak bilinen güçlü Pehlevi kralına karşı başarılı bir devrime öncülük ettiği için 1979'dan 1989'a kadar medyadaki en önde gelen politikacılardan biriydi.

Bu devrim, doğası gereği "bağımsız ve silahsız bir devrim" olarak biliniyordu, çünkü halkın silahsız mücadelelerine dayanıyordu ve dışa bağımlılıktan tamamen bağımsızdı. Ülkenin neredeyse tüm yetkisi İmam Humeyni'ye verildi, ancak o, İslami öğretilere dayalı cumhuriyetçi hükümet sistemini seçip halkın iradesine göre kurdu.

İlk günden itibaren bu devrimci hükümeti devirmek için birçok komplo hazırlandı ve müttefiklerinden bazıları Mücahidin Halk terör örgütü tarafından bombalı saldırıda feci şekilde öldürüldü, ancak İmam tüm bu sorunlara direndi ve uygun bir hükümet kurmayı başardı.

İmam Humeyni dini lider olmasına rağmen, hükümetin yönetimine asla müdahale etmedi ve sadece gerektiğinde rehberlik etti. Halkın seçilmiş temsilcilerinin sistemi yönetmesine izin verdi.

İmam; güçlü ama basit yaşam

Geniş ve zengin bir ülkeyi yöneten bu güçlü liderin kişisel hayatı ve davranışları sıradan bir insan gibiydi. Sıradan insanlar gibi yer, en sade kıyafetleri giyer ve lüksten kaçınırdı. Çağdaşlarına, meslektaşlarına ve politikacılarına İslam'ın öğretilerine göre sade bir yaşam sürmelerini ve insanlara rol model olmalarını tavsiye etti.

Pehlevi kralı tarafından birkaç saray inşa edildi. İmam bunlardan birinde lüks bir hayat yaşayabilirdi ama bu böyle bir yaşamı hiçbir zaman sevmedi. Evi sade ve düzenliydi. Yaşam tarzı normal ve mütevazı bir insan gibiydi. Bu, büyük bir ulusun büyük sorumluluğundan sorumlu olduğu ve dünya liderleriyle buluştuğu bir dönemdeydi.

Sosyal davranışı, adaleti, sevgisi ve nefreti, hepsi Allah’ın rızayetini almak içindi. Böyle bir ihtişamın ve gücün başındaki kişinin neden bu kadar basit yaşadığını herkes gerçekten merak ediyor.

Rahmetli İmam'ın muhabbeti, şahsi hayatı ve iktidarda olduğu sürece yaşayışı mütevaziydi ve yaptığı ibadetler eşsizdi. Bu onun manevi olgunluğunu gösterir. İmamın ruh halleri, tevhid anlayışı, ibadeti, Allah'a yakınlığı ve temizliği, aslında sıradan insanlar için ulaşılmaz zirveydi.

Şii, Sünni ve gayrimüslim alimler de dahil olmak üzere tüm büyük alimler, rahmetli İmam'ın karakterinin bu bölümünü anlamanın onlar için zor olduğuna inanmaktadır.

Adalet ve İslami vahdet; İmamın asıl endişesi

Bütün olaylardan, kendisinin her zaman adalete bağlı olduğu, millete dayatılan savaş ve ekonomik yaptırımlar gibi hayatının zorlukları karşısında sabır ve cesaretle karşı karşıya kaldığı açıktır.

Rahmetli İmam, hareketli hayatında bazı konulara daha fazla dikkat etti. Adaleti ve vahdeti her zaman en yüksek şey olarak görmüş ve üzerinde durduğu en önemli şeyler bunlar olmuştur. Çünkü o, İslam dünyasının bugün karşı karşıya olduğu birçok hastalığın sebebinin bu olduğuna inanıyordu. İslam dünyasının bu büyük liderden alacağı büyük dersler var.

İmam; Müslüman ülkelerin yöneticileri için bir model

İçinde bulunduğumuz çağ, dünyanın dört bir yanındaki İslam milletleri için derslerle doludur. İslam dünyasının önde gelenleri İmam'ın bu derslerini takip ederlerse mutlaka refaha, özgüvene ve güvenliğe doğru ilerleyecektir. İmam, Doğu'ya veya Batı'ya güvenmemeye kararlıydı. Kaybettiğimiz itibarı yeniden kazanmak istiyorsak, İmam'ın hayatından bir ders çıkarmalıyız.

Her zaman adalette ısrar etti ve kendisi bunu başarmaya kararlıydı. Haklarından Allah rızası, İslam dini ve Müslümanların vahdeti için vazgeçti. Herhangi bir çatışmaya dahil olmak istemiyordu. İslam ümmetine ve Müslümanların birliğine her zaman değer vermiştir. İslam karşıtları, çeşitli Müslüman gruplar arasında bölünmeleri kışkırtmaya çalışıyor, bunun için milyonlarca dolar harcıyorlar. Bunlar İslam dünyasının bilmesi gereken gerçeklerdir.

İmam Humeyni, İslami takvimin üçüncü ayı olan Rebiülevvel ayının 12-17'sini İslam Birliği Haftası ilan etti. Bu günlerde dünyanın dört bir yanından bilim adamları ve tüm İslam dinlerinin takipçileri, sadece görüşlerini paylaşmaya değil, aynı zamanda İslam dünyasındaki mevcut durum hakkındaki görüşlerini paylaşmaya ve çözüm aramaya davet edilmektedir.

İslam toplumu son yüzyıllarda haksızlığa uğradı. Bu, Müslümanlar arasındaki farklılıklar, çatışmalar ve bölünmelerden kaynaklanmaktadır. İslam dünyası hala bunun sıkıntısını yaşıyor, bu acı bir gerçek. İslam tarihine (özellikle son yüzyıllardaki İslam tarihine) ne kadar çok bakarsanız, bu gerçekleri o kadar çok anlarsınız. Rahmetli İmam her zaman odak noktası olarak İslam dünyasında birliği vurgulamıştır. Bugün İslam dünyasının ihtiyacı birlik olmaktan başka bir şey değildir.

4061296

captcha