Ölümden sonra yaşam mümkün mü?

Ölümle ve vücut hücrelerinin yok edilmesiyle karşı karşıya kalan insan, ölümden sonra yeni bir hayata sahip olmanın mümkün olup olmadığını sorar.

Herhangi bir şeyin varlığını ispat etmek için üç aşama gereklidir:

a-Olabilirliğini araştırmak b- Oluşma sebeplerini belirtmek c- Gerçekleşmesine hiçbir engel olmaması

Bu nedenle mead  (ölümden sonra yaşam) gerçek olup olmadığını bilmek daha iyidir. Yani akıl açısından imkansız mı? Bundan sonraki adımda ise ölümden sonra yaşamın sebepleri aranabilir. Çünkü sadece mümkün olmak yetmez ve her olayın bir sebebi vardır. Son aşama ise konu mead için bir engel olmamasıdır.

Ahiret hayatının üç şartı vardır ve aşağıda ilk aşamasına değineceğiz:

Mead’ın olma olasılığı

Tarih boyunca hiç kimse ölümdan sonra yaşamın olmadığına dair bilimsel bir gerekçe ortaya koyamamıştır. Meada inanmayanların söyledikleri tek şey, çürüyen insanın tekrar dirilme ihtimalinden şüphe duymalarıdır.

Aklın ve Kur’an’ın cevabı, şüphesiz yapılabilir olmasıdır. Çünkü düşüncelerimizde tasavvur edilebilir ve her zaman gece gündüz ölülerin diriliş örneklerini görüyoruz....

Kur'an-ı Kerim, insanlardan ayetleri ve mevcut işaretleri düşünmelerini ister. Bir kimse ki her mevsim ,her yıl her gün yaptığı işlerin örneklerini görüyoruz, onun eserleri nasıl inkar edilebilir?!

İmam Cevad (a.s) uyumak ve uyanmak ölüp sonra dirilmenin en güzel örneğidir demiştir. Buna göre ölüm, uzun ve derin bir uykudan başka bir şey değildir.

Başka bir örnek de ilkbahar ve sonbahar, bitkilerin yaşam ve ölümünün başka bir örneğidir: Fâtır suresi, 9. ayetinde şöyle buyruluyor: “ Rüzgârları gönderip bulutları harekete geçiren Allah’tır. Böylece onu ölü bir bölgeye sevkeder, ölümünden sonra yeryüzüne onunla hayat veririz. İşte öldükten sonra dirilme de böyle olacaktır.”

Başka bir ayette şöyle buyrulur: Kâf suresi, 11. ayeti:” Hepsi kullara rızık olsun diye. O yağmurla ölü toprağa can verdik. İşte insanların mezardan çıkışları da böyle olacak.”

Dolayısıyla yaratılıştaki ve kainattaki diriliş örneklerine bu dünyada da şahit olunabilir ve derin bir tefekkür, gerçekleri daha net ortaya koyacaktır.

Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Mead) kitabından alıntıdır.